28 Aralık 2010 Salı

Miyop + Astigmat biriyle tanışırken dikkat ediniz; çünkü sizi farklı suretlerde görebilirler :)


7,5 numara miyopsanız ve üstüne bir miktar astigmatınız varsa işiniz çok zor.Taktığınız gözlük sizi görenlerde 'entel biri ' diye fısıldaşmalara sebep olacaktır.Fakat külliyen yalandır. Tamamen halk arasında kalıplaşmış bir önyargıdan ibarettir efendim.

Ne gözlükler gördüm içinde enteller yok , ne enteller gördüm gözünde gözlük yok :))

Şu görme problemim hayatımın her anında başıma işler açmaya devam ediyor.Halbuki 17 yıldır beraberiz ,niye hala bunu bana yapıyorsun bre gözlüklerim.Servisten indikten sonra bi dolu iş geldi başıma.İlk önce yolda deli sandığım adam yüzünden yolumu değiştirdim.( deli sandığım diyorum bu gözlüklerle uzaktan öyle anlaşılıyordu.belki de deli değildir ! ) Tabii yolumu değiştirmekle iş bitmedi, mecburen arabaya binmem gerekti.Başka yol yok çünkü eve giden; işin kötüsü geçen belediyenin saatini de bilmiyorum.Neyse beklediğim yere baktım bir belediye otobüsü geldi.Ehh deli korkusu da üç buçuk attırıyor.Atladım otobüse anında ( ne bileyim yanlış otobüse bindiğimi)  Zor bela parayı çantamdan çıkardım.Bu sırada yağmur yağdığı için gözlüklerimde otobüse binince buhar yaptı.Herşeye rağmen tıklım tıklım da olsa güvenli bi yerde eve gideceğim diye mutluydum :)

....derken otobüs farklı bir tarafa dönünce tüm hayallerim yıkıldı ve otobüsle birlikte sola saptı :))  hee bu arada birde en önde ayaktayım otobüste şoför bi ara ani fren yaptı az daha gözlüklerim ve ben ön camla bütünleşiyorduk.O refleksle şoför bile beni tutmaya çalıştı.Neyse tabii yanlış arabaya bindiğimi çaktırmayacağım yaa (koskoca kızım sonuçta :)   ben burada ineyim dedim şoföre..Sonrası tabanway gidilen ve sırılsıklam olunan bir dönüş yolu...

27 Aralık 2010 Pazartesi

Küçük pencerelerinden seyre dalar bir menekşe

Paradox...
Bu yazımda seni paylaşmak istedim nedense....( neden belli gerçi, askerdesin yaa :) 
......yaw ben senin bırak askere gitmek; okulu bitireceğine bile inanmıyordum..Demek ki yollar ayrılınca tahminlerde pek bi isabetsiz oluyor.

Bugünlerde eskileri çok hatırlayıp çok özlüyorum.Sizedir dostlarım bu dizeler :
 ''Bir bar çıkışı şarkı söyleyen çocuklarda aramalı mutluluğu..mutsuz olan ama hep mutlu görünen çocuklarda.!! yine bulurlar mutluluğu sokakları inleten sesleriyle bir gecede...Çünkü içiçe geçmiştir çakırkeyif düşlerde,tıpkı kolları gibi......
Artık gözyaşları aldı neşeli şarkıların yerini...Ama yinede mutlu olmaya çalışıyorlar içlerinde bin hüzünle..Belki de bir tebessümle bekliyorlar o günleri tekrar gelir diye..!! ''

bu birkaç dizeyi okul bittiğinde boşluğa düştüğümüz zamanlardan birinde Paradiseciğim ile karalamıştık.... Hüzünlendirse de hatırlamak iyi oldu.

........Evci izni bile çıkarmışsın oğlum..Seninki de askerlik mi ? orada bile dört ayak üstüne düştün şerefsiz...Sevgili Paradox'un evci izninden kışlasına gitmeden attığı mesajda eskileri yad etmeme sebep oldu...

' Yılgın bir kuş son birkaç birasını yudumlayıp kışlasına kapanır...güneş utancından kızarır,hava solar ; ama muhsin der ki YAŞAMAK GÜZEL ŞEY...'    demişti mesajında...

Çaldılar lan 6 ayını harbiden..Kadınların yalnız kaldı Kont muhsinus...Olsun makilerin orada kadınlarına anlatacağın askerlik anıların olacak :)

Bende küçük pencerelerimden seyreder olacağım :))

....ve sana yakışır bir sonla yazımı bitiriyorum..Sen gidersin adın kalır ; dostlar seni hatırlar hep....!

26 Aralık 2010 Pazar

yeni listem için efenim :)

Evet günlerden sonra bloguma şarkı listesi yapabildim sonunda.Biraz şekilsiz oldu ama onu da ilerde düzeltirim :) zaten işyerindede uğraşamadım.Patronum sağolsun sürekli Çine gititğinden ve etrafta bir Çinlimiz bulunduğundan kelli o bize benzeyecekken bizimkiler ona benzedi; ve buna bağlı olarak yeni bir çin politikası denemeye başladı.Şöyle ki; patron internet kullanımına ambargo koydu.Sanırım bu yeni yasayla birlkte bilişim suçlarımızı engelleyecek :)

....Her neyse bu aralar canım sıkkın..Biricik dostum Paradise çalışmaya başladı onunla da pek sık görüşemiyoruz zaten.Bi de bir güzin ablalıktır gidiyor bende bu aralar..Canı sıkılan  benim odaya gelip stres atıyor..
Kendimi saray soytarı, dert anası , dost kazığı falan zannettim resmen..ulan ben pek öyle 'aman anlatayımda bu kız kesin beni teselli eder' modunda olan biri de değilim aslında..nasıl oluyor da bana anlatmaya geliyorlar anlamış değilim.Ehhh hal böyle olunca dertsiz tasasız biri ilan ettim kendimi..(onlar anlattı ben rahatladım :))

'giden ' le de bu ara pek sık görüşüyoruz..hayır ola inşallah...bir depreşip bir kaybolan ruh hallerini hala çözebilmiş değilim çünkü...

* Listeyi yapmam için yol gösteren arkadaşa da teşekkürü bir borç bilirim :)

20 Aralık 2010 Pazartesi

Yanılmışlık hissi var geçmişte


     Aslolan yolmuş ,
yanılmak içinmiş bütün varışlar..!


                                                                                                 
Mahmut Temizyürek

18 Aralık 2010 Cumartesi

Humbaralarım düştü, patlayamadım...


İki gün önceki toplantı geride bıraktıklarıyla hala gündemde bu aralar.Ağlayarak toplantıyı terk edenler mi dersin , profesyonel etiketine layık görülenler mi dersin , herşeyden bi haber olanlar mı dersin topu topu 6 kişiydik ama her telden çaldık yine..Eeee ama bizde sonuçta uyduk hazır olan imama ne yapalım :)  Hatta şu bile söylenebilir ki ;

Ayakların baş olduğu yerde,tabii ki kopacaktır bir kıyamet...

Neyse bende payıma düşeni almış bulundum.İşte hızlı geçen bir toplantı ve alınan harika birkaç karar :

1- Hiç kimse özel işleri için internet kullanmayacak. ( Msn, feysbuk, vb...)

İç sesimden gelen cevap : Ulan sanki mailleşme sistemi var da biz kullanmıyoruz.Bende isterim müdür mail atsın şu gün şu tarihte toplantı var diye :) ama bizim ki heyecan yaptırmak için genelde sizin fırçalanma vaktiniz geldi diyor.Eee bizde ne yapalım kılıcımızı kınımıza koyup gidiyoruz görüşme odasına...
Kendi özel işim dışında kullanmadığım interneti kullanabildiğim diğer yerleri düşünürsem onlarda ayrı bi ilginç; çalışan personele hastaneden sıra almak , personelin ehliyet sınav sonucuna bakmak (ki öyle bir uğursuzum ki garibim çalışanların hangisinin sonucuna baktıysam kalmışlardı.Artık onlarda beni mimledi başkasına baktırıyorlar.)  , patronların çocuklarının gereksiz ödevlerini araştırmak ve yapmak..Ne kadarda önemli işler işte..!

2- İlla ki gülünecek bi durum varsa patrona söylenecek o bizim yerimize gülecek..(malum benim ses 188 desibel, maazallah bi yerler yıkılır :)))

3- Patron yurtdışına gittiğinde varmış gibi davranılacak...(sanki yokken parti yapıyoruz anasını satayım..! ) Zaten patron dediğin adamın bir sürü ajanı var rahat hareket etmek ne mümkün..

Alınan kararlar ne kadar yerindeyse benimde kararlara olan saygım o kadar yerinde olarak çıkarım odadan :))


Efenim bir sonraki gün toplantının savurduğu hayatlarımız feysbuktan saat 07.50 de paylaştığım bir şarkıyla değişti :))  Günün öğlenden sonraki kısmında sevgili patroncuğum biz 'mahşerin üç atlısı'nı yanına çağırarak ; feysbuka  girilmeyecek demiştim siz ( ki giren bendim , diğer iki uyanık sadece bakıp çıkmışlar benim gibi bi de üstüne şarkı paylaşmamışlar ) siz bi de üstüne beni engellemişsiniz deyince tabii ki evet demek mecburiyetinde kaldık...Olan oldu kalan sağlar bizimdir ne yapalım...

P.S :Oysaki adam bana birkaç saat önce senin beni satmayacağını biliyorum demişti :))  İyi de bi şey yapmadım ki feysbukumun patronu da sen değilsin ya...

Neyse bu olaydan sonra tripkolik bir patrona sahip olduk, kazamız mübarek ola...İlginçtir ki aylardır pek sık  humbaracı ocağıma uğramayan patron bu toplantı sürecinden itibaren düzenli olarak ziyarete geliyor...Her gelişinde de odamı duman altı yapıp gidiyor gerçi...Abi sigarayı içine çekmesini bilmeyene sigara içmek yasaklanmalı bence.( buna tabii ki bende dahilim ) bütün duman dışarda lann,nerde kaldı bunun karizması :)))

14 Aralık 2010 Salı

Oluruna bırakacağız ve herşey geçecek :)



 * Bu soğuklarda sabahın 6'sında kalkıp işe gittiğime mi ?  Üstelik lahana gibi üst üste giyinip hala donduğuma,

 * Bilgisayarımı bile kendimin aldığı harika işyerimde istediğim wın'ın (adı batasıca :) başıma bela olacağı sinyallerinin gelmesine mi ?

 * Davet edildiğim bir  yemek dönüşü ev sahibinin eve bırakma hevesinin uçuruma götürmenin eşiğine getirmesine mi ?  Anladım ki yol bilmeyen birine asla yol tarif edilmez..Hele de yolculuk akşamsa :))  çok şükür hala sağım...
.....nihayetinde daha gençliğime doymadığımı düşünüyorum

 * Patronun gündüz varlığıyla rahatsız ettiği yetmiyormuş gibi bir de gece nette görüp  'sabah nasıl kalkacaksın ? ' demesine mi ?

P.S : Madem bu kadar dert ediyorsun sabah mesai saatini biraz geçe al .!  Sende takıl nete bende :))

 * Fazla sesli güldüğüm için sürekli uyarıldığıma ve bunun artık bende sessiz gülme sendromuna yakalanmama yol açmasına mı ?

 * Emektar telefonumun (sanırım 6 yıl oldu ) yere düşüp ekranının silinmesine ve üstüne telefona mesaj gelmesine :) 

 * 'Giden ' in tam bu sırada mesaj atıp Cemal Süreya 'nın güzel bir şiirini göndermesine ; arkasından da
- bi arkadaşım göndermişti seninle paylaşmak istedim demesine mi ? :))  ve arkasından gelen şaşkınlığıma mı ?

 * İngilizce kursuna gidip bilgi aldığımda hedeflediğim seviyeye ulaşmam için adamın ; 3 yıl gerekir demesine ( lan zaten 2 yıl sonra kpss ye gireceğim ve o zamana kadar ing. halletmem gerek )

 * Servis beklediğim durağın bu kış kıyamette kaldırılmasına ve başımı sokacak artık bir durağımın olmamasına mı ? Şu an da yolu genişletmek için durağımı  söken belediyeyi kınıyorum...

 * Morali bozuk olan birini rahatlatmak için kurduğum cümlelerin boşa gitmesine ve kişinin bu durum karşısında 'konuyu çok uzattın ' demesine,

 * SILA 'nın  ''oluruna bırak ,her neyse geçer '' demesine ama hiç birşeyin geçmemesine mi ?

Şimdi ben HANGİSİNE YANAYIM ?

9 Aralık 2010 Perşembe

Bu günde bitiyor...


Sabah sabah ilk duyduğum şu cümle için söyleyene binlerce kez teşekkürler..!

''Menekşe hanım geçmiş olsun elektrik mi çarptı ? ''

Sebep : Malum dün akşam erkenden uyuyup kaldığım için saçlarımı düzleştiremedim.Bu sabahta dağınık topuz denilecek bir tarzda topladım.Aslında sabah sabah yaparken baya da özenmiştim.En özenmiş halimde bu tepkiyi görecekse varsın kesilsin rapunzel saçlarım  :))

...ki bu yazıma konu olduğunu bilse söyleyen pek bi sevindirik olurdu...Üstüne bir de bölümleri gezerken birinin yataktan kalkmış gibi toplamışsın demesi tuzu biberi oldu...Kardeşim yıpranan saçlarımın hesabını siz mi vereceksiniz yahu...Neyse saç sendromunu ilerleyen saatlerde atlattık.

Pinhan nihayet bitirmenin haklı gururunu yaşıyorum artık...Gerçi son bi kaç sayfasında Özoo telefon açıp , çabuk gel atılacak bir sürü imza var..Denetlemeye erken gelecekler deyince acil bitirip çıktım ama ; olsun nihayetinde bitti..Bir kitap ancak bu kadar uzun okunurdu zaten .!

Bugün attığım imzaları toplasam burdan köye yol olur resmen..Fabrikada adam yerine konulduğumuz tek pozisyonun ISO denetlemesi olması da ayrı mevzu...Ulan notere gidip imza attığımızda bile bu kadar önemli hissetmedim kendimi :))

Bahçe yapma çalışmalarım hala devam ediyor..Fabirkadan bir abla geçen gün getireceği çiçekle bir hava attı ki sormayın..Almanya dan bir çiçek gelmiş ona , hiç kimsede yokmuş..Bende çiçek arıyorum dikeceğim deyince getirivereyim dedi..Sağolsun attığı havaya değdi gerçekten güzelmiş çiçek ( keşke fotoğrafını çekeydim..neyse çekerim bi ara ) koydum odaya hemen..İsmi de bi rivayete göre 'diken çiçeği' ymiş..Çam ağaçları içinde bugün yer baktık onları da dikeceğiz inşallah...İki yıla kadar çıkmazsam bu fabrikadan (ki kpss için daha iki yılım var.! ) gölgesinde oturacağım dikili bir, hatta bi kaç ağacım olacak :)

.....ve herzamanki gibi bugünde kahverengi çizme ve bluz araştırmalarım sonuçsuzdu..Bi kerede ilk seferde bi şey alabileyim yaa....Ben benim kadar kararsız,şanssız ve hatta uğursuz biri görmedim..Birşeyler almak istersem rutin olarak yaptığım şey : iki-üç defa beğendiğim bir şeye bakmak, farklı günlerde tabiii..Sonra alsam mı almasam mı arasında kalmak ve bi başkası tarafından alındığını görmek ve bi de buna isyan etmek...Ama ben alacaktım diyee..Eeee be kızım zamanında alsana işte...
İşte günün getirdikleri bunlardı...

Haftanın getirdikleriyse pek bi fena..Ondandır sanırım bu hafta dinlediğim tek şarkı;

Yerimi bilmem,
Bilmem ne taraftayım.
Sesimi duymam,
Ne zamandır araftayım.


*Mor ve Ötesi / Araf

6 Aralık 2010 Pazartesi

Severim ben bu şiiri..!


KÖTÜ ZAMANLARDAN BİR AŞK ŞARKISI

Arkadaş olmamıştık birbirimizle
Ama oturduk birlikte aynı yerde
Ve sarılıp yattığımızda birbirimize
Aydan daha yabancıydık birbirimize.



Ve karşılaşsak bugün çarşı-pazarda
Dövüşebiliriz belki bir kaç balık için.
Arkadaş olmamıştık birbirimizle
Sarılıp yattığımızda birbirimize...



Bertolt Brecht

1 Aralık 2010 Çarşamba

Bir okumaktır bitmiyor....

Bu kitapta bir keramet var ama nedir bilmiyorum.Bilen varsa söylesin abi..Haftalardır hatta abartmıyorum aylardır bitiremiyorum bir türlü..İlk okuduğumda birkaç sayfa okudum sonra sıkılıp bıraktım.Arada başka kitap okudum.Şu an zar zor da olsa bitirmek üzereyim nihayet..Elif Şafak'ın kitaplarını da severim aslında..

Tabii bunda kafamı koyduğum yerde sızıp kalmamında oldukça etkisi var.İşyerinde ve serviste ( yol iyi ki bir saatmiş :) okumakla ancak bu kadar oluyor.Ayrıca saat 16.00 olmuş ve saat 17.00 de mesainiz bitecekken,tam oturup kitap okuyacağınız sırada patronunuzdan biri size gelipte çevre düzenleme çalışması yaptırırsa bir yılda bitmesi gayet doğal...Bu durumda tek göreviniz ; yangın hortumuyla kilitli parke taşlarını yıkamak ve elinizde kürekle çamurları temizlemektir.Kitap okumak da ne haddinize.!

Efendim bugün ayrıca aklım fikrim, Sabahat Akkiraz'ın Yar Yar şarkısı oldu.Bir saatlik yol boyunca mp3 de dinlediğim tek türkü..bence ben bağlama çalmalıydım..Tavsiye ederim arkadaşlar severim,seviniz :)

....... Ayıramaz seni benden
        Ne dağlar ne akan seller.
        Geçmediysen ikrarından
        Gel beraber ölek yar yar
        Ölüm bize neyler yar yar?